2.3 İstanbul Şiirleri

2.3.3 Sorular

I.

BİR BAŞKA TEPEDEN

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.

Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

 

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü’yada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

  1. İstanbul’a nereden baktı?
  2. Neyi görmedi?
  3. ‘Gönül tahtı’na kim/ne kurulacak?
  4. Gönül thatına ne kadar sure boyunca kurulacak?
  5. Esunlu güzellikleri yaratan nedir?
  6. İstanbul’da yaşayanlar ve ölenler nerede yaşamıstır?II.İSTANBUL’U DİNLİYORUM

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı

    Önce hafiften bir rüzgar esiyor;

    Yavaş yavaş sallanıyor yapraklar, ağaçlarda;

    Uzaklarda, çok uzaklarda,

    Sucuların hiç durmayan çıngırakları

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

     

1. Ağaçlarda ne oluyor?

2.    Uzaklarda ne sesi var?

II.

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Kuşlar geçiyor, derken;

Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.

Ağlar çekiliyor dalyanlarda;

Bir kadının suya değiyor ayakları;

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

 

  1. Kuşlar nereden geçiyor?
  2. Ne kadar kuş geçiyor?
  3. Dalyanda ne yapılıyor?

4.    Kadın ne yapıyor?

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Serin serin Kapalıçarşı, cıvıl cıvıl Mahmutpaşa, güvercin dolu avlular

Çekiç sesleri geliyor doklardan

Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

  1. İstanbul’un nerlerine gidiyor?
  2. Avlularda ne var? Ne kadarlar?
  3. Doklardan ne duyuluyor?
  4. Ne kokusu geliyor?İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;Başımda eski alemlerin sarhoşluğu

    Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;

    Dinmiş lodosların uğultusu içinde

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    1. Başında ne var? Gerçekten sarhoş mu?
    2. Yalınn kayıkhanesine kayık var mı?

    3.     Lodos rüzgarı esiyor mu?

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;

    Bir yosma geçiyor kaldırımdan;

    Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.

    Birşey düşüyor elinden yere; bir gül olmalı;

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    1. Kadın nereden geçiyor?
    2. Erkekler ne yapıyorlar?

    3.    Kadın ne düşürüyor?

     

    İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;

    Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;

    Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;

    Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;

    Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından

    Kalbinin vuruşundan anlıyorum;

    İstanbul’u dinliyorum.

1.  Ağaçlarda ne oluyor?

2. Neleri bilmiyor?

3. Ay nereden doğuyor?

4. Kadın heyecanlı mı?

III

Bir Gün Sabah Sabah

Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliçten.
Vapur düdükleri ötmededir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.

  1. Ne yapmayı istiyor?
  2. Haliç nasıldır?
  3. Vapurdan ne sesi geliyor?
  4. Güneş doğmuş mu?

Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam…

Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber.

Şarkılar söylemişim pencereden,
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapancadan bir sepet elma almışım..

  1. Yolculuğu ne kadar sürmüş?
  2. Ne ile gelmiş?
  3. Yolda neler görmüş?
  4. Trende neler yapmış?
  5. Bileti lüks mü?
  6. Zengin mi?
  7. Gerdanlık almış mı?
  8. Sapanca’dan ne almış?
  9. Denizde ne kokusu var?

10.Neyle gelmiş?

Ver elini Haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,

Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu…

 

11. Nereye gitmiş olmayı istiyor?

12. Neyle gidecek?

13. Hava ve deniz nasıl?

14. Karşıya ne ile geçecek?

Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o ? dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,

 

15.Kadının saçları nasıldır?

  1. Yüzü nasıldır?
  2. Şair onun bu halini seviyor mu?

Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliçten.
Fabrika düdükleri ötmededir.

IV

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

  1. Ruhuna ne yapmışlar?
  2. İçinde ne tütüyor?
  3. İstanbul nasıl bir sevgili?
  4. Çiçekler ve su nasıldır?
  5. Ay ve güneş nerelidir?
  6. İstanbul’da neler kavuşur?
  7. İstanbul’da rüyalar gerçek olur mu?

 

İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım…
İstanbul,
İstanbul…

Tarihin gözleri var, surlarda delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik…
Bulutta saha kalkmış Fatih’ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat…
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare?
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karaca Ahmet…

  1. Tarihin gözleri nerede?
  2. Servi ne yapıyor?
  3. Bulut neye benziyor?
  4. Camilerin kubbesi neye benziyor?
  5. Minare neye benziyor?
  6. Minare nereye doğru yükseliyor?
  7. Beyoğlu’nda insanlar ne yapıyor?
  8. Karacaahmet’te insanlar ne yapıyor?

License

DERİN TÜRKÇE Copyright © by Funda Derin. All Rights Reserved.

Share This Book